bilim_teknoloji

Bence bilim, hiçbir şeyi kanıtlayamaz. Sadece açıklayabilir. Ne farkı var diyebilirsiniz. Ama ikisi arasında çok fark vardır. Fiziksel bir olayı kanıtlamak, evrensel olarak olayı şüphe götürmeyecek bir şekilde tüm boyutlarıyla izah etmektir. Bu da gerçeklik gerektirir.  Açıklamak ise olayı sadece tek bir boyutta izah edebilmektir. Etrafınızda gerçekleşen olayları kendi yorumlarınız, düşünceleriniz ve matematiğiniz ile açıklayabilirsiniz. Peki kanıtlayabilir misiniz? Bence hayır.  Neden böyle düşündüğümü kanıtlayamam mesela. Ama açıklayabilirim.

Öncelikle işe gerçeklikten başlamalıyız. Çünkü ancak gerçek olan bir şey kanıtlanabilir. Gerçekliği olmayan bir şey kanıtlanabilir mi? Ya da sizin için gerçek nedir? Duyduklarınız, gördükleriniz, hissettikleriniz, kokladıklarınız, dokunduklarınız sizin için gerçek midir?  Peki ya onların gerçek olduğunu 5 duyu organı da doğuştan engelli olan bir insana nasıl açıklayabilirsiniz?  Güzel bir müziği sağır olan bir insana nasıl anlatabilirsiniz? Ya da hiç görmemiş bir insana renklerin ne olduğunu nasıl tabir edersiniz?  Bu durumda 5 duyu organınızı kullanarak yorumladığınız olayların kanıtlanmasından bahsedebilir misiniz?  Hayır. Çünkü bu olayları şüphe götürmeyecek şekilde tüm boyutlarıyla açıklayamazsınız.   Gerçekliğin ne olduğu hakkında uzun uzun yazılar yazıp edebiyat parçalamak gibi bir yeteneğim yok. Felsefe okumuş ve ya buna benzer kitaplar okumayı seven bir insan da değilimdir ayrıca. Fakat gerçekliğin ne olduğu hakkında uzun uzun tartışmalar yapabilirim. Çünkü gerçekler hakkında çok derin şüphelerim var.

Gerçeklik konusunda ilk göze çarpan şey matematik oluyor genelde. Çünkü matematik, kendi içerisinde sarsılmaz disiplinlere ve kurallara sahiptir. Matematik, bir çok olayı herkes tarafından kabul edilebilecek bir şekilde açıklayabilir.  Eğer iki ile ikiyi toplarsanız bu olay şüphe götürmeyecek şekilde dört eder. Kimse bu olayın sonucunun beş olacağını söyleyemez.  Peki ya matematiğin ne olduğu hakkında ne diyebiliriz?  Matematik, sadece insan zihninden ibaret bir şey midir? Başka bir boyut mudur? Eğer matematik, tek gerçeklikse hissettiklerimizi matematiksel olarak neden açıklayamıyoruz?  Hissettiklerimiz mi gerçek, matematik mi?  Oysa hissettiklerimizi de matematiksel olarak açıklayabilseydik ne güzel olurdu.  O zaman aşk acısı çekmez, sevdiğimiz insanları çok daha iyi anlayabilirdik. Her neyse konumuza dönelim.

1905 de zeki bir insan, namı değer Einstein, görelilik kuramı ile klasik fizikte bir devrim başlattı. Artık göründüğü gibi sandığımız hiçbir şeyin aslında göründüğü gibi olmadığını ve çok farklı etkenlerin, çok farklı sebepler zincirlerinin olduğunu fark ettik. Ardından gelen Quantum teorisi,  adeta fiziği ikiye böldü. Şaşkına döndük. Gerçek sandığımız şeylerin çok farklı olduğunun farkına vardık. Quantum teorisi bir çok teoriyle çelişmesine rağmen atom altı parçacıkların davranışlarını en iyi açıklayan tek teoriydi.  Fakat halen mühendislik fakültelerinde telekomünikasyon için baz alınan ve mühendislikte kullanılan teori, dalga teorisidir.  Halbuki quantum teorisi, elektromanyetik olayı açıklayabilmesine rağmen dalga teorisinin matematiksel yönü çok daha güçlü ve somuttur.  Elektromanyetik olayın gerçekliği hakkında yapılanlar sadece birer açıklamadır. Aslında bakarsanız olayın özünde nasıl gerçekleştiği hakkında hiç bir fikrimiz olmayabilir. Belki de gelecekte geliştirilecek çok daha farklı teoriler ve fiziksel açıklamalar bizi yine şoka sokacak ve aslında ne kadar cahil olduğumuzu tekrar anlayacağız.  Bu durumda elektromanyetik dalganın kanıtlandığını söyleyebilir misiniz? Ya da elektromanyetik dalga ve atom diye bir şeyin varlığının kanıtlanmış olmasından ne kadar bahsedebilirsiniz?  Siz sadece bu olayı bir boyutta açıklamışsınızdır aslında.  Bu açıklamaları kullanarak bu olayları lehinize kullanabilirsiniz. Fakat kullandığınız bir şeyin gerçekliğinden bahsedemeyebilirsiniz.

1918 öncesine kadar fizik, ışık şiddetinin ışığın frekansı ile doğru orantılı olduğunu düşünüyordu. Matematiğini de buna göre yakıştırmışlardı. Fakat 1918 de bilim adamları, bir demiri ısıttıkça etrafa yaydığı ışımaları tekrar inceledi. Işık şiddetinin frekansa göre belli bir süre arttığını fakat sonra frekans artsa da ışık şiddetinin(enerjisinin) azaldığını gözlemlediler. Bu olay fizikte mor ötesi felaket olarak bilinir. Fizik yine altüst olmuştu. Bir mucizenin onları bu karmaşıklıktan kurtarmasını beklerken Plank çıkageldi.  Plank, ışığın şiddetini ve frekanslarını tekrar gözlemledi ve onu matematiksel olarak nasıl formül-ize edebileceğini düşündü. Ve çalışmalarının sonunda matematiksel bir sabit buldu.  Buna göre frekansı bu sabitle çarptığınızda ışığın enerjisi, tam da istenilen değerlere uyuyordu. Plank, ışığın bu davranışını açıklayabilmişti.  Ve bu sabit sayesinde ışığın paketler halinde yayıldığını düşünmüştü. Peki ya sizce kanıtlayabildi mi? Kanıtladı demek ve bu konu üzerinde ısrar etmek gelecek nesiller tarafından çok komik karşılanabilir. Çünkü Plank’ın kurduğu denklem mor ötesi felaketi ortadan kaldırsa da sadece bir matematiksel yaklaşımdır aslında. Bundan yıllar yıllar sonra bu sabit göz önünde bulundurularak  ve çok farklı şekillerde değerlendirilerek çok farklı varsayımlar yapılabilir.  Doğal olarak konunun özüne dönecek olursam bence bilim kanıtlayamaz, açıklayabilir….

9 YORUMLAR

  1. Yerçekimi kuvveti diye birşeyin olmadığını söylüyorlar bilimadamları. Newton fiziği komple çökmüyor mu o zaman? Dark City diye bir film var. O filmi izleyin bence. Hayatın nasıl olabileceğini daha iyi açıklıyor olabilir.

  2. boş bir yazı desem kırılır mısın? … kanıt demek delil demektir. sen ünv.mezunu değilsin dersem sen de diplomanı gösterirsen, ünv mezunu olduğunu kanıtlamışsındır. delilin ise diplomandır. insanoğlu aklı ile vardır. aklı kadar anlar… insanoğlu keşfeder. insanoğlu amerikaya gitmeden önce amerika kıtası yok muydu? vardı. sen gitsen de gitmesen de vardır. herşey kurallardan ve kanunlardan ibarettir. sen onları keşfedersin anlarsın… o kurallara, kanunlara kendinden bir şey katamaz ve değiştiremessin…

    • Ya dünya gerçek değilse? Diploma da gerçek olmaz o zaman. Kanıtın da ancak sanal bir kanıt olur.

      Mikrokozmoz veya makrıkozmoz deşildikçe, imkansız denilebilecek bilgilere ulaşılıyor.

      • insan bir şeye (soyut veya somut) isim verdiğinde onu kavradığını düşünür aslında kavradığı şey kendi yarattığı anlamdan başka bişey değildir. kelimeler ve sayılar insanın ürünü hayali şeylerdir.
        şeyler kelimelerle anlatılamaz sadece anlamlandırılabir.
        anlamlandırmak,değer biçmek o şeyi açıklamak için yeterli değildir.

Yusuf için bir cevap yazın İptal

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz