What are yo studying

  Hoş geldiniz en başta yavru çekirgeler… Size tüm öğrendiklerimi anlatacağım merak etmeyin. Şimdi ilk kazandığınızda genelde Makine ve Elektrik-Elektronik Mühendisliğindeki arkadaşlar zor diye korkuturlar. Hatta mühendisliğe karambole gelmişseniz ve mühendislik namına bir gram bir şey bilmiyorsanız bu söylemlerle gözünüz korkabilir. Zaten çoğunlukla da mühendisliğin ne olduğunu bilmediğiniz için yazmışsınızdır.  Tıp’dan başlayıp sırasıyla Mühendislik, Eğitim, Fen Edebiyat, Veterinerlik şeklinde doldurulduğunu biliyorum tercih formlarının.  Neyse mühendisliğe girişten bahsediyorduk.  Etrafınızdakiler size acır gözlerle bakarlar başlarda. Özellikle bölümünüz İngilizce ise ve bölümünüzde dinolaşmış 7, 8 yıllık öğrenciler varsa. Böyle adamların söylediklerine  takılmayın. Onlar zor bir manita, zor bir ortam ve iyi bir kafa ile bölümlerinin 8 yıldır tadını çıkartmaktadırlar. Daha doğrusu bölümleri onların tadını çıkartıyordur.  Eğer sistemin kuralına göre oynarsanız iyi bir ortalama ile fakat ortalama bir mühendis olarak mezun olursunuz. Hatta bölüm birincisi olabilmeniz kuralına göre oynamanıza bağlıdır çoğu zaman. Mühendislik fakültesinde İngilizce hazırlık sınıfını geçtikten sonra sistemin getirdiği yazılı olmayan bazı altın kuralları vardır. Bu kurallar ileri zamanlarda kendisini göstermeye başlar.  Şimdi dikkatinizi yan gelip yattığınız yerden bunlara sündüreceğim . Hadi yine iyisiniz.  Benim zamanımda beni böyle uyarsalardı…  Tamam tamam kaçmayın sustum.

İlk kural; “Anlamıyorsan fantezi gücünü geliştirmelisin.”. Aslında sistemin sana kazandırdığı en iyi alışkanlıklardandır denilebilir. Böylelikle dilini bilmediğin birini bile anlama yeteneğine sahip olursun. Sessiz sinema oyununda kendini aşarsın. Hatta ileri seviyede hayvanlarla bile anlaşabilenler gördüm. Bu kural 1. sınıfa ilk geçtiğin haftalarda anlam kazanır. Hocalar derslerde gözünün yaşına bakmadan teknik İngilizce konuşuyorlardır. Sen de mal olursun. 

Vay anasını

  Daha konunun ne olduğundan haberin yoktur. Kıçı kırık bir İngilizcen vardır ve bu sana ancak hocanın adını öğrenmen için yardımcı olmuştur.  Hoca tahtaya öyle bir havayla  “Relative Motion” yazar ki sen çok zor olduğunu düşünmeye başlarsın. Konu ile ilgili kafanda kurduğun fantezileri duysalar seni nasa bile çağırabilir.  Fakat hoca tahtaya şekli çizince lisede gördüğün hareket konusundan farksız olduğunu anlar ve tahtaya götünü dönerek biz aştık onları hoca der gibi bir şekle girersin. İleri zamanlarda İngilizceyi artık kavramaya başlasan da hocanın konuştuğunu anlamak için işlemci ramini %99.99 dolulukla çalıştırman ve fantezi gücünün yüksek olması gerekir. 

 İkinci kural “Bol bol empati kurmalısın.” Derslerde ilerledikçe lisede gözden kaçırdığın o kadar çok şeyin olduğunu farkına varırsın ki sıklıkla öküzlerle ve benzeri hayvanlarla em-pati kurmayı öğrenmeye başlarsın. Çünkü sistem sana ilkokuldan sonra ikinci kazığı atmıştır. Lisede öğrendiğin her şeyi unutturup “Artık burası üniversite!” diyerek sana zaten bildiğin tüm matematiğin ve fiziğin dışında farklı bir boyutu yedirmeye çalışır. Tabi bunu nerenden yediğin çoğu zaman sana kalır. Bu yüzden sisteme uyum sağlayabilmen ve olan biteni sindirebilmen için eşyalara ve mallarla sık sık em-pati kurmayı da öğrenmen gerekiyor. Sen bir malsın ve liseyi boş yere okumuşsun…   Ve aslında bir şeyin de farkına varırsın.

 996162_376141925820858_801943226_nnull 

 Sistemin yaptığı normal birşeydir aslında. Sistem seni küçük parçalara ayırıp birleştirip tekrar küçük parçalara ayırır. 

 Üçüncü Kural “Asla Küçümseme”  Kazığın sadece uç tarafı sivridir aşağı indikçe kalınlaşır. Fakat mühendislik fakültesinde en azından benim gittiğim bölüm ve üniversitede bu durum biraz daha farklı.  Burada kazık zaten kalındır. Fakat ilk gün korkmasınlar diye tam göstermezler.  Tahtadakilere gülerken bir müddet giren çıkanın farkında olmamak böyle bir şey olsa gerek.  Hani duş alırken birden soğuk su gelmeye başlar ve göt gibi ortada kalırsın ya… Buda öyle bir şey işte.  Çok fazla girdi olunca biraz kilo alırsınız ve böylelikle olup biteni fark edersiniz fakat iş işten geçmiştir. 

null

 Dördüncü kural “Sürekli Teorik Egzersiz Yap”. Bu kuralı ilk midterm’lerden aldığın acı husumetten sonra anlarsın. İlk sınavlar hiç beklediğin gibi olmamıştır. Sınavlar seni ters köşe yapmış çok pis koymuştur.  

İlk tepki

307045_370509513050766_949211374_n

  Sınavlarda karşına çıkan uzaydan getirilmiş o sorularla başa çıkabilmen için kafanı kitaba gömüp sürekli teorik egzersiz yapman gerektiğini fark edersin. Fakat bir türlü bu gereği yerine getiremezsin. Çünkü teori, hiç olmadığı kadar sıkıcı gelmeye başlar ve dışarıda ki ortam seni SOS çığlıkları ile çağırıyordur.  Aslında çağıran ateşin kendisidir ama sonraları anlarsın.  İlk başlarda bu dalgaya kapılır gereğini yerine getirmezsin. Hatta bir de manita yaptın mı zıctın demektir. Ders çalışmadaki verimliliğin  şu grafikteki gibi olur.  

Verimlilik

Beşinci Kural “Hesap Makinesi Manyağı olmalısın” İlk seneden sonra yaşadığın sınavlardaki husumet, hesap makinesini iyi kullanamadığının da bir sonucudur. Hesap makinesini kullanmak için profesör olmaya gerek yoktur. Fakat sınavdayken soru çözmeyi bırakıp hesap makinesini kendi hanene geçiren sayılı insanlardan olmuşsundur. Hesap makinesinde Extreme’e oynayabilmeliydin oysa. Bu yüzden etrafta 2*2 yi bile hesap makinesinden hesaplayan şahıslar belirebilir. Bu şahıslar beyinleri hesap makinesine bağlı yaşarlar. Bir çeşit bitkisel hayattır. 

  Bazen de hesap makinesinin bile yaptığı kafaları yediren hataları olur. Eğer aldığın hesap makinen kalitesizse… 

Hesap makinesi

Altıncı ve altın kural; “Sorgulama”. Bu kuralı birinci sınıfın 2. yarısının final sınavlarına hazırlanırken fark edersin. Sistem sana yavaş yavaş ders içeriklerini sorgulamamayı empoze etmiştir. Sorguladığın taktirde en küçük detayların ne kadar derin olduğunu fark edersin ve işin içinden çıkamazsın. Konuları yetiştiremezsin. Buda sınavlarda z*ctığın anlamına gelir. Ders içeriklerini öyle kabullen, her şeyi sineye çek ve çok soru sorma. Çok soru sorduğunda milletin gözünde Einstein, hocanın gözünde de kendini bilmez olursun.  Bu havalı bir durum olsa da sistemin karşısında göründüğünden sivirilirsin ve çok fazla tepki toplayabilirsin.  Sisteme uyum sağlamakta güçlenenler için sistemin kendi adamlarının uyumsallaştırma süreçleri vardır. Bu adamlar teknik anlamda çok zayıf olmalarına rağmen ezber konusunda senden yüzyıl ileridedirler. Sınava hiç çalışmadım deyip sınıf birincisi olurlar, ortalamayı yükseltirler, dahası aldıkları notu beğenmeyip linç girişimine davetiye çıkarırlar.   Ve aslında gerçek şudur ki seni bir puan bile geçen en yakın arkadaşın dahi olsa üzüntüden geberirsin. Çünkü ortalamanın altında kalmak gibi kendini ezik hissettiren başka bir şey yoktur. 

 null

 İlk başlarda sisteme karşı görünsen bile sende bile zamanında çalışmadığın ve teori çalışmalarını son günlere bıraktığın için ezber konusunda imrenme baş gösterir. Açıkçası zor ders şartları altında yaşam mücadelesi verirken bu “sorgulamama” kuralı senin bazen yırtmanı da sağlar. Ve böylece ezberci zihniyetin müptelası olursun. 

Engineer

 Fakat ne kadar ezberci zihniyetin müptelası olursan ol yine de mühendislikten bir şeyler kaparsın.  Ve artık sistemin gerçek adamı olmuşsundur… 

null

 Sistemin istediği olduğunda artık sınavlardan aldığın notlar acıtmamaya başlar. Ve böylelikle sınıf ortalamasının, “0” lar dahil edilince 05, 03 ler olduğu günler başlar. Bu durum ne kadar içler acısı olsa da  olayı dalgaya aldığın günler olur.  Başka türlü bu fakültenin bitmeyeceğini bilirsin.  “Göt benim, yiyen benim”  havasındasındır… 

 Ne kadar sistemin adamı da olsan.  Mühendislik adına bazı yeteneklerinin farkına varırsın ileriki zamanlarda. Etrafındaki fiziksel olaylar gözünde matematiğe dökülmeye başlar ve artık gündelik şeyler sende diğer insanlardan farklı çağrışımlar uyandırır. Mesela; 

Fibinacci

aynı şekilde; 

null 

null

 null

“Taylor” deyince milletin aklına şu gelir; 

null

fakat senin aklına gelen ise şudur;

null

“Hello World” diyince herkesin aklına gelecek olan buna benzer şeylerdir; 

null

  fakat senin aklına gelen;

null

  Eğer bunlar belirmeye başladıysa yavaş yavaş mühendis oluyorsun demektir. Girdiğin laboratuvarlarda uygulatılmaya çalışılan uyduruk deneyler, hazırlatılan raporlar, yapmaya çalıştığın dayatılmış projeler ve küstürüldüğün hayatın… Bu gibi şeyler kafayı bulmana yeter. Üniversiteden mezun olduğunda hiç bir şeyi takmayan, hiç bir zorluğun yıldırmadığı bir tip olmaya doğru yaklaşırsın. Mesela şu fotoğraftaki mühendis olabilir;

dil

Bu kuralları takip edip ortalama bir mühendis olduğunda sana son kapağı yapacak piyasanın durumudur tabi ki 

Kapak

   Geçmiş olsun. Mezun oldun. Diplomayı sana büküp verdiler ama ne yapacağını söylemediler.  

mezun

   Öğrenciyken sadece teoride kalman, mesleğine dair kendi çabalarının olmaması, araştırma ve projelerde çok eksik kalman ile piyasada sudan çıkmış balığa dönersin.  Ustalar seni parmağında oynatır ve işi öğrenene kadar yine şamar oğlanı olan sen olursun. Fakat artık alışkınsın ve sistemin seni bu durumlara düşürmesinden şikayetçi değilsindir. Çünkü fakültede karşılaştığın olaylar saçlarını dökmüş, seni hayattan bunaltmış, küstürmüş, soğutmuştur zaten.  Üzerinde anlamsız bir “Dünya zikime, eyfel götüme” rahatlığı vardır.

   Mühendislik fakültesinden mezun olduğunda etraftaki bazı insanlar senin şuna benzer bir şey olduğunu düşünür;

Stajyer Mühendis

  Ve seni mahallenin tamircisi ilan edip tüm bozuk eşyalarını “Bir bakıver” diye getirmeye başlarlar. Fakat sen onlara ne mühendisliğin gerçekten bu olduğunu ne de gerçekleri anlatabilirsin.

   Fakat kendi sonunu yazmak her zaman sana bağlıdır. Öğrenciyken kendini mesleğine dair ne kadar geliştirir ve sistemin getirdiği ezberci zihniyetten kurtulup zoru seçersen, proje ve araştırmalarına  ne kadar önem verirsen mezun olduğunda o kadar daha iyi yerlere gelebilirsin. Mühendislik;  sorgulama, araştırma, üretme ve geliştirme  zincirinin bütününü kapsar. Bu zincirin herhangi bir halkası eksik olduğunda iyi bir mühendis olduğun söylenemez.  Mühendisilik fakültesi temelde sana bunları kazandırmaya çalışır yani sorgulama, araştırma, üretme ve geliştirme  prosedürleri…  Fakat bunları kapabilmek sana bağlıdır.  Sistemimiz ne kadar kıçı kırık bir sistem de olsa elinden geldiği kadar sana birşeyler verecektir. Fakat belli bir noktadan sonra senin kabuğunu yırtmanı bekler. Bunu belki erken, belki geç başarırsın belki de hiç başaramazsın…  Her zaman ileri ve her zaman daha ilerisini düşünmelisin. Karşılaşacağın tüm sorunları ön görebilmelisin ve A,B hatta C planlarını hesaplayabilmelisin.  Bu yüzden ufkunu geniş  ve gündelik hayatta analiz  yapabilme kabiliyetini sürekli dinç tutmalısın.  Sorunlara karşı alternatif çözümler üretebilmeli,  teorik bilgilerini projeleştirebilmeli, uygulamaya dökebilmelisin.   Unutmayın bir ülkeyi kalkındıran en önemli meslek grubu ülkenin mühendisliğidir!  Gündelik hayatta kullandığınız hayatınızı kolaylaştıran her aracı üreten mühendislik zekasına sahip insanlardır.  Kısacası mühendis olmak bir ayrıcalıktır. 

    Benden bu kadar.  Mühendislik hayatınızda başarılar diliyorum yavru çekirgeler. Umarım güzel sonlar sizlerin olur…      Gelin gelin çok zevkli. Gelin görün  🙂 🙂 

1 Yorum

Admin için bir cevap yazın İptal

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz